7 Aralık 2007 Cuma

Yolcu Koltuğundaki Kazalar

Hayat dediğimiz olay nedir doğarız, büyümeye başlarız bir zaman sonra kendi kaderimizi kendi yolmuzu çizmeye başlarız ama her yolun sonu olduğu gibi kendi yolumuzunda sonu gelir ve nokta biter. Bu yolun sonundan sonra artık başımıza ne geleceğini bilmiyoruz daha doğrusu gelecek mi bile bilmiyoruz neyse bunun şu an için bir önemi yok hem yazmak istediğim konu bunun hakkında değil hemde hala bu yolda yürüyoruz veya hareket ediyoruz demek daha doğru olur.

Değinmek istediğim nokta şu kendi yolumu nasıl görüyorum. Belki saçma gelebilir sonuçta bunu buraya yazmam garip kaçacaktır, çünkü kimsenin benim yolumla ilgili merak edicek birşeyi olduğunu sanmıyorum açıkçası neyse esas yazmak istediklerime geçiyim.

Benim için yolum şu şekildedir ben arabanın yolcu koltuğunda otururum. Sevdiğim insan arabayı kullanan kişidir ve beni evime götürecek olan kişi ama bu yolculuk sırasında sürücü ve yolcu hataları yüzünden araba kaza yapar. (Yolcu nasıl bir hata yapabilirki derseniz şöyle diyeyim sürücünün dikkatini dağıtarak.) Ardından Yolcu yoluna bir süre tek başına ve yaralı bir şekilde devam eder ama her yara gibi yolcuunda yaraları iyileşir. Bu seferde yola tek başına daha yavaş bir şekilde devam eder ta ki yeni bir araba ve sürücü bulana kadar. Eğer sürücü ve yolcu iyi anlaşırsa işte o zaman yolun sonu yani evim veaya evimiz her şeyden daha güzel gözükür ikisi içinde en kötü ihtimalle sadece yolcu için.

birde dip not:

aşağıdakileri mutlaka dinleyin..

death cab for cutie - passenger seat
alexisonfire - accidents
moneen - accidents are on purpose

10 Ekim 2007 Çarşamba

Hayat Sorunsalları

Herkesin elbet kendine göre sorunsalları vardır. Kiminin çok sevdiği bir insanı kaybetmesi, kiminin para sıkıntısı, kız arkadaş sorunsalı, üniversite sıkıntısı vs vs... uzar gider bu liste ve kim ne derse desin herkesin sorunsalları kendine büyüktür. Sorunsallarla ilgili yapılan en büyük hata bence sorunsalları olan kişilerin birbirleriyle sorunsallarını kapıştırması(örn: ben ne haldeyim sen biliyomusun hede hödö tamam sorunsalın büyüktür, kendini çaresiz hissediyosundur ama yinede bunu yapmamak lazım en azından ben böyle düşünüyorum) biraz saçma kalıyor fakat yinede yapacak bir şey yok sonuçta hepimiz insanız ve hepimiz bu hatayı yapabiliriz en iyisi bu kapıştırmayı bırakıp sorunsalın çözümüne gitmek en güzelidir. Peki nasıl çözülür bu sorunsallar derseniz.İşte benim sorunsal çözmedeki tarifim aşağıda yazıyor bir göz atın bence. =)


Tarifi veriyorum:

Malzemeler:

-Hayat sorunsalı bulunan bir arkadaş(kendiniz veya bir arkadaşınız)
-Hayat sorunsalınızı çözebileceğini düşündüğünüz bi arkadaşınız veya arkadaşlarınız(veya arkdaşlarınızın sorunsalını çözecekseniz kendiniz)
iç madde: arkadaşınızın(arkadaşlarınızın) bu sorunsalı daha önce yaşamış olması veya yeterli empatiyi yapabilmesi(yapabilmeniz)


Hazırlanışı(çözülüşü):

-Sorunsalı olan insan ve çözecek olan insan karşı karşıya geçer
-Sorunsalı olan insan sorunsalını(sorunsallarını) anlatır
-Çözecek olan kişi(ler) iyice dinler ve dinlerkende bu sorunu acaba ben yaşadım mı diye kendisine sorar
-Sorunsallı kişi konuşmasını bitirdikten sonra çözecek kişi(ler) yaptıkları(yaptığı) analizden sonra çözüm yolu düşünür bunları bir yandan da sorunsallı kişiye anlatırlar.
-Tüm çözüm yolları dinlenmiş ve idrak edildikten sonra sorunsallı kişi çözüm yollarından birini seçer ve onu uygulamaya başlar.

Evet tarifimiz burda bitmiştir.(en azınadn ben bu zaman kadar hep bu yöntemle arkadaşlarıma yardım ettim.) Şimdi önceden uyaracağım bir konu mevcuttur benim sorunsallarımı çözecek arkadaşım yok nasıl çözecem derseniz elinizde bir adet R-huN the Vizard mevcuttur aklınızın bir köşesine yazın bunu eğer bu yazıyı okuyorsanız. Kimse benim sorunumu çözemez diyorsanız bunda fazlasıyla yanılıyorsunuz demektir çünkü çözülemiyecek hiç bir şey yoktur bu dünyada sadece çözecek olan kişi ile karşılaşmamışsınızdır yada çözmek istemiyorsunuzdur bu bukadar basittir bu durumda. Yazıyı bitirmeden önce ufak bir tavsiye Kudret Kurtcebe'nin şizofren adlı şarkısını bulun indirin dinleyin.

4 Ekim 2007 Perşembe

paylaşmak istediğim bir kaç şey

öncelikle şunu söylemek isterim sadece "dert kapısı" rolüne soyunduğum şu son zamanlarda (sevdiğim bir arkadşım tarafından söylenmiştir) sevgili blogum nasıl hissediceğimi hiç bilmiyorum açıkçası o yüzden sadece buraya yazmak istediğim bir kaç söz vardır çoğu şarkı sözüdür ama olsun hepside çok güzeldir.

1- "You break my heart into a thousand pieces and you say it's because I deserve better?" From Autumn To Ashes adlı grubun Take Her To The Music Store adlı şarkısının başında söylenen sözdür kendileri ve Dawson's Creek dizisinden alıntı bi sözdür..

2- bu maddede Bright Eyes'ın bi kaç şarkısından alıntı iyi gider:

"You said you hate my suffering
And you understood
And you’d take care of me
You'd always be there
Well where are you now?"
(halig haligh a lie haligh şarkısından)
...

"You write such pretty words
But life's no story book
Love's an excuse to get hurt
And to hurt
Do you like to hurt?
I do! I do!
Then hurt me."

(lover i dont have to love)
...

"I guess that your truth, is just the ghost of your lies
I guess your kind of truth, is just the ghost of your lies
Yeah, your kind of truth, darling, is just the ghost of your lies
I see through them all the time
So I'm pouring some whiskey, I'm gonna get drunk
Yeah, I'm pouring myself some whiskey, I'm going to get really fucking drunk
I'm pouring some whiskey right now, I'm going to get so, so drunk
That I pass out, forget your face, by the time I wake up."
(its cool we can still be friends)



3- e 3.maddeye gelmişiz artık son madde olarak yaptığım bi resmi koymak istiyorum:




bi kaç dip not:
Depresifliğin dibini vurmuş bi günümde yazılmıştır.
Semih okursan fark edeceksinki haligh haligh a kadar gittim.(ne demek istediğimi anlarsın sen)

29 Eylül 2007 Cumartesi

Yo-Yo

Yo-Yo bu skilltoy(Türkçesini bulamadım vallaha) hayatımın son 1 senesinde vazgeçemediğim bir parçam haline geldi. Ne zaman dışarı çıksam o yanımda yoksa eğer kendimi rahat hissedemedim belki dışarda arkadaşlarımla olmadan rahat bir oynayamıyodum. İnsanların "Kazık kadar adam hala neyle uğraşıyor yok mu işi gücü" vs vs. şeklinde düşünmesini düşünmek negatif etkiliyodu beni ama yinede yanımda olduğunu bilmek içimi rahatlatıyordu.

Neyse bunların hepsini bi kenara bırakalım öncelikle demek istediğim şu eğer kendinize yapacak bi iş arıyosanız en azından can sıkıntınızı gidermek için bence bir deneyin derim. Eğer şu an kafanızda "ula bu nedirki?" gibisinden bi soru oluştuysa öncelikle bir neler yapılıyo bu meretle diye şu linki ziyaret edebilirsin:

http://www.youtube.com/watch?v=9k5A3bwQbrM

FNG lakablı Andrew Robinson'ın 2 yıl sonra ne hale geldiğini gösteren bir vidyo.

"E peki ben bu mereti aldım diyelim hareketleri nerden öğrenecem?" dediysenizde:

http://www.mastermagic.net
http://begin2spin.com

işinizi görür ben çoğu hareketi master magicten öğrendim.

Bilgi almak için bir sürü forum mevcuttur ama şu an sadece Türkçe olarak www.yoyoist.com/forum adresi bulunmaktadır.

Ve tabi unutmadan şu an ülkemizde sadece yomega markalı yoyolar mevcuttur(en azından benim bildiğim) yeni başlıyacak arkadaşlar için yomega'nın modelleri tavsiye edilebilir ama benim tavsiyem birazcık daha para biriktirip www.yoyonation.com adresinden sipariş vermeniz olacaktır ve asla ama asla unutmayın bi kere kaptırdığınız anda kendinizi bu meretten kurtaramıyacaksınız.

28 Eylül 2007 Cuma

İlk entry

İlk defa yapacağım şeylerde her zaman zorlanmışımdır. Buda onlardan biri olacaktır büyük ihtimalle neyse konuya gireyim. Bu blog un amacı tahminimce şu olacaktır hoşuma giden şarkı sözleri, resimler, animeler ve yazdığım yazıları paylaşmak. Umarım beğenirsiniz ve memnun kalırsınız.


dip not: yazı yazmakta berbatımdır kusura bakmayın ^^