5 Şubat 2010 Cuma

Mutluyken mutsuz olabilme durumu

Her yazıya başlamadan mutlaka bi tıkanma yaşarım: "Bu seferkine nasıl bir giriş yazsam" "nasıl bir gelişme içersin" "nasıl bağlasam" vs şeklinde. Şimdide bu dertten muzdaribim ama büyük bir ihtimale saçmalama şeklinde devam edicek. 

Hoş esasında yazarak anlatmak istediklerimi başlk gayet bir şekilde özetliyor ama bunları dahada açma isteği duyuyorum. Bir yere bunları kusup rahatlama isteği içinde bulunuyorum. 

Şu an yeni bir şoför tarafında görüşme içersindeyim yolun belli olmayan bir kısmını yolcu koltuğunda geçirmek için. Fakat biraz garip oluyor çünkü hiç tanımadığım bir şoförle tanışmayalı hatta uzun süre bir süre yoldan geçen bir araba olmadığı için afallamışım haldeyim az. Farkında olmadan o kadar yalnız kalmışım ki şimdi garip geliyor bazı şeyler ama yavaş yavaş alışmam lazım buna, çünkü yürümekten yoruldum hele bu uçsuz bucaksız yol söz konusu olunca insan ister istemez yanında en azından konuşabileceği birisini arıyor..

Görüşmenin iyi geçip bir anlaşma sağlanacağından ne kadar umutlu olsamda, her iyi şeyin içinde bir gram kötülük vardır mantığından dolayı bu umutlu ruh halimin içersindeki umutsuzluk can sıkıyor ara ara..

Neyse artık olumlu düşünüp karara bakıcam artık şu an boşu boşuna kendimi hırpalamaya gerek yok..

3 yorum:

Glowel dedi ki...

Ya kötü olursa diye kendini huzursuz etme hiç. Yolunda giderse ne güzel, gitmezse de napalım diyebilmelisin.

Şimdi sıkma canını, güzel olacak herşey ^^

Mert Günhan dedi ki...

MQ Benim bloguma bir gün yorum yapmadınız allahsızlar, illaki sizin gibi 10 ayda bir güncellemek gerekiyor herhalde.

Her neyse Arhan, yazıdan bi sik anlamadım abi.

Monthius dedi ki...

Yazar burada tüm şöförlere seslenmiş. O zaman bizim sıradaki şarkımız da tüm şöförler için gelsin; "Yallah şöfer" (Sonucu bildiğimden cıvıklık yapıyorum lan, gelmeyin üstüme. :P)